top of page

Kamulaştırma Uygulamalarında Vatandaşların Hakları

  • Yazarın fotoğrafı: Özge Altıntaş
    Özge Altıntaş
  • 31 Ağu
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 3 Eki

Arazinizin üzerinden elektrik hattı geçmesi sebebiyle arazinizi kullanamıyor musunuz? Arazinizin üzerinden yol mu geçti? Arazinize sosyal tesis mi inşa edildi? Ne yapmalısınız?

Uygulamada sıklıkla karşımıza çıkan konulardan biri de devletin, vatandaşların arazisine el koyması durumudur. Her ne kadar hukukumuzda mülk sahipliği mutlak bir hak olup, mülkiyet hakkı Anayasa tarafından korunan en temel haklardan biri olsa da devlet, üstün kamu yararının söz konusu olduğu hallerde vatandaşların mülklerini kamu malı haline getirebilmekte; buna da kamulaştırma denilmektedir.

Ancak bu noktada önemli olan, devletin kamulaştırma uygulamalarını yaparken yasal süreçlere ve Kamulaştırma Kanunu’ndaki usul ve esaslara uyması gerektiğidir. Konunun önemi dolayısıyla hukukumuzda kamulaştırma uygulamaları sıkı şartlara bağlanmıştır. Bu şartlardan kuşkusuz öncelikli ve en önemli olanı da devletin, vatandaşların mülkünü kamu malı haline getirirken vatandaşların uğradığı zararları ivedi bir şekilde vatandaşlara ödemekle yükümlü olduğudur. Uygulamada bazen vatandaşların zararları ivedi bir şekilde karşılanırken aslında sıklıkla kamulaştırma süreçlerine uyulmadığı görülmekte; devlet, çoğunlukla kamulaştırmasız el atma yoluyla, hukuka aykırı bir biçimde, vatandaşların mülklerini kamu malı haline getirmektedir. Peki bu gibi durumlarda vatandaşlar ne yapmalıdır?

Mülk sahipleri, hukuka aykırı biçimde, devlet tarafından arazilerine el konulduğunda, öncelikli olarak hukuki çerçevede müdahalenin men’i olarak tabir ettiğimiz, kamulaştırmasız şekilde el koyulan arazileri için el atmanın önlenmesini isteyebilmektedirler. Bu gibi durumlarda, mahkeme aracılığıyla devletin o araziden el çektirilmesi sağlanabilmektedir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, fiili “el koyma” durumunun uzun süreli, kalıcı ve haksız olması gerektiğidir.

Bununla birlikte yine vatandaşlar, el atmanın önlenmesini istemek yerine, arazilerinin bedelini de talep edebilmektedirler. Öyle ki, böyle bir halde vatandaşlar, devletin arazilerine yapmış olduğu haksız müdahaleden el çektirilmesini istemek yerine, tabiri caizse bu duruma razı olarak uygulamada “kamulaştırmasız el atma davası” veya “kamulaştırmasız el atma tazminatı” şeklinde adlandırılan dava yoluyla mülklerinin bedelini de devletten isteyebilmektedirler.

Ayrıca vatandaşlar, mülklerinin bedelinin yanı sıra, arazilerine hukuka aykırı bir biçimde el koyulmuş olması sebebiyle, haksız işgal tazminatı da alabilmektedirler. Peki nedir bu haksız işgal tazminatı? Haksız işgal tazminatı, vatandaşların, arazilerine devletin hukuka aykırı bir biçimde el koyması sebebiyle, uğramış oldukları zararları gidermeye yönelik bir tazminat türüdür. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, böyle bir tazminatı talep edebilmek için, örneğin vatandaşların mülklerindeki yıpranma, eskime gibi sebeplerle ortaya çıkan veya mülklerini kullanamama sebebiyle yoksun kalınan fayda şeklinde ortaya çıkan gerçek bir zararın söz konusu olması gerektiğidir.

Konunun daha iyi anlaşılması açısından bir örnekle açıklayacak olursak, arazinizin üzerinden elektrik hattı geçmesi sebebiyle arazinizin o kısmını kullanamadığınızı ve o kısımda yetiştirdiğiniz ağaçlarınızdan artık meyve alamadığınızı farz edelim. Böyle bir durumda ilgili elektrik firmasının, kamulaştırma usullerine uymaksızın yapmış olduğu bu hukuka aykırı müdahaleye karşı el atmanın önlenmesini mahkemeden isteyerek haksız müdahalenin durdurulmasını talep edebilirsiniz. Buna karşılık bu durumun üzerinden hayli vakit geçti diyelim ve siz artık arazinizin o bölümünü kullanamıyor ve orada bulunan ağaçlarınızdan meyve alamıyorsunuz. Bu nedenle de artık haksız müdahalenin durdurulması sizin işinize yaramıyor diyelim. Böyle bir durumda da kamulaştırmasız el atılan arazinizin o kullanamadığınız bölümünün bedelini ilgili elektrik firmasından talep edebilirsiniz. Peki ya 3 yıl boyunca orada bulunan ağaçlardan meyve alamadınız ve bu durumda da zarara uğradınız. Ne olacak? İşte böyle bir durumda da meyve alamadığınız ağaçlarınız dolayısıyla uğramış olduğunuz zararı haksız işgal tazminatı adı altında yine ilgili elektrik firmasından talep edebilirsiniz. (Burada her ne kadar örneğimiz arazinizin üzerinden elektrik hattı geçirilmesi olsa da arazinizden yol geçirilmesi veya arazinize sosyal tesis inşa edilmesi gibi hallerde de tüm bu açıklamalarımız yine geçerli olacaktır.)

Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, haksız işgal tazminatlarının geriye dönük en fazla 5 yıl için istenebildiğidir. Dolayısıyla yukarıdaki örneğe dönecek olursak, 10 yıl boyunca meyve alamadığınız ağaçlarınız sebebiyle, 10 yıllık zararınızın devletten talep etmeniz mümkün olmamakta; yalnızca son 5 yıl için talepte bulunabilmektesiniz. Bu açıdan hak kaybına uğramamak adına, haksız işgal tazminatlarının 5 yıl içinde talep edilmesi, vatandaşlar açısından faydalı olacaktır.

Peki ya ilgili devlet kurumu veya kuruluşu arazinizi işgal etmesi sebebiyle arazinizin bedelini ödedi fakat siz bu bedelin düşük olduğunu düşünüyorsunuz. Böyle bir halde ne yapabilirsiniz? Bu gibi hallerde, yine mahkeme aracılığıyla arazinizin gerçek değerinin tespitini isteyebilmektesiniz. Ancak burada büyük önem arz eden husus, kamulaştırma davalarında taşınmazın değerinin dava tarihi esas alınarak hesaplanması gerektiğidir. Bu itibarla, her yıl Ocak-Mart ayları arasında yayımlanan, arazilerin değerlemeleriyle ilgili İl/İlçe verilerinin, davanın açıldığı tarihte güncel olduğundan emin olmak gerekir. Daha açık bir ifadeyle, vatandaşların zarara uğramaması adına, örneğin yıl sonuna doğru açmak istediğiniz bir davayı, İl/İlçe değerleme verilerinin yayımlanmasının ardından, ertesi yılın Nisan ayından sonra açmanız daha faydalı olacaktır.

 
 
 

Yorumlar


bottom of page