top of page

Dijital Çağda Hakaret Suçu

  • Yazarın fotoğrafı: Özge Altıntaş
    Özge Altıntaş
  • 6 Kas
  • 4 dakikada okunur

Son yıllarda internetin ve sosyal medya platformlarının yoğun şekilde kullanılması, bireylerin iletişim tarzlarını değiştirdiği gibi suç işleme biçimlerine de yeni bir boyut kazandırmıştır. Nitekim sosyal medya platformları her ne kadar ifade özgürlüğüne imkan tanısa da, özellikle hakaret suçunun en sık işlendiği alanlardan biri haline gelmiştir. Failin mağdurla yüz yüze olmaması, kendini “güvenli bir alanda” hissetmesi ve halk arasında “klavye delikanlılığı” olarak nitelendirilen cesaret duygusu, hakaret içerikli paylaşım ve söylemlerin artmasına zemin hazırlamaktadır. Peki nedir hakaret suçu? Hangi ifadeler hakaret kapsamında değerlendirilir? Bu suçu işleyen kişileri ne tür cezalar beklemektedir?

Hakaret suçu, kişinin onur, şeref ve saygınlığına yönelen somut bir fiil veya olgu isnadı ya da sövme niteliğindeki ifadeler ile oluşmaktadır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinde düzenlenen bu suç, sosyal medya aracılığıyla işlendiğinde de aynı madde kapsamında değerlendirilmektedir. Ancak bu suç, şikayete tabi bir suç olup; şikayet süresi, fiilin ve failin öğrenildiği tarihten itibaren 6 aydır. Süresi içerisinde şikayette bulunulması halinde, hakaret suçunun temel hali için fail hakkında, 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezası öngörülmüştür. Suçun aleni olarak işlenmesi halinde ise ceza, TCK’nın 125. maddesinin 4. fıkrası uyarınca 1/6 oranında artırılmaktadır. Bu itibarla sosyal medya platformları geniş bir kullanıcı kitlesine sahip olduğundan, bu ortamda işlenen hakaret fiillerinin aleniyet unsurunu taşıdığı Yargıtay’ın yerleşik içtihatları çerçevesinde kabul edilmektedir. Dolayısıyla bu suçu işleyen failler hakkında 3 aydan 2 yıla kadar olan ceza aralığı, aleniyet artırımıyla birlikte 3 ay 15 günden 2 yıl 4 aya kadar çıkabilmektedir.

Ancak hukukumuzda her kaba veya kötü söz hakaret olarak nitelendirilmemektedir. Kanun koyucu her ne kadar “somut bir fiil veya olgu isnadı ya da sövme niteliğindeki ifadeler” şeklinde bir sınır çizmiş olsa da, hangi kelimelerin hakaret oluşturduğu tek tek sayılmamıştır. Dolayısıyla hakarette esas olan, kişiyi rencide eden, toplum içinde küçük düşüren veya kişinin onur ve saygınlığını zedeleyen ifadelerdir. Örneğin sosyal medya üzerinden ileti göndererek, paylaşım yaparak veya yorum yazarak “şerefsiz, haysiyetsiz, geri zekalı, aptal” gibi sözler kullanmak hakaret suçuna vücut vermektedir. Yine kişinin fiziksel ya da ruhsal bir özelliğini hedef alarak “Allah’ın topalı”, “kör herif”, “köyün delisi” gibi ifadeler kullanmak da hakaret suçunu oluşturmaktadır.

Buna karşılık bazı kaba, kırıcı veya nezaketsiz sözler hakaret suçu kapsamında değerlendirilmemektedir. Örneğin “terbiyesiz, saygısız, yalancı, dengesiz, kapa çeneni, psikolojik sorunun var herhalde, sen hastasın tedavi ol” gibi ifadeler, Yargıtay uygulamasında çoğunlukla hakaret olarak kabul edilmemektedir. Aynı şekilde ispatlanabilir nitelikteki sözler de hakaret sayılmamaktadır. Örneğin “Sen X kişisinin saatini çaldın.” ifadesi, gerçekten yaşanan bir duruma dayanıyorsa hakaret suçu oluşmamaktadır. Ancak hırsızlık suçundan sabıkalı bir kişiye “Sen hırsızsın.” demek, hakaret suçu kapsamında değerlendirilmektedir. Ayrıca “Allah seni nasıl biliyorsa öyle yapsın.”, “Cehennemin dibine kadar yolun var.”, “Allah çocuklarından çıkarsın.” gibi beddua niteliğindeki ifadeler de Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre hakaret suçunu oluşturmamaktadır.

Oldukça sık karıştırılması sebebiyle ve konunun daha iyi anlaşılması açısından, hakaret ile tehdit suçunun farkına da kısaca değinmekte fayda vardır. Türk Dil Kurumu’na göre tehdit, “gözdağı verme” anlamına gelmekte olup, bir kimsenin bir zarara veya kötülüğe uğratılacağının bildirilmesidir. Dolayısıyla tehdit suçunda korunmak istenen hukuki değer, kişinin huzur ve sükunudur. Hakaret suçunda korunan hukuki değer ise, bireyin onur, şeref ve saygınlığıdır. Bu sebeple, örneğin “Seni sinkaf edeceğim.” ifadesi hakaret suçunu oluştururken, “Seni öldüreceğim.” ifadesi tehdit suçunu oluşturmaktadır.

Peki sosyal medya platformlarında hakaret içerikli gönderilerin beğenilmesi veya paylaşılması halinde cezai sorumluluk doğar mı? Bu konu kanunda açıkça düzenlenmemiş olup, uygulama büyük ölçüde Yargıtay kararları doğrultusunda şekillenmektedir. Her somut olay kendi içinde değerlendirilmekle birlikte, genel kabul gören yaklaşıma göre, hakaret içerikli bir paylaşımın yalnızca “beğenilmesi”, tek başına hakaret suçunun oluşması için yeterli görülmemektedir. Buna karşılık, hakaret içerikli bir gönderinin paylaşılması, yayılması veya yeniden gönderilmesi, içeriğin benimsendiği ve üçüncü kişilere aktarıldığı anlamına geldiğinden, çoğunlukla hakaret suçunun oluşmasına sebebiyet vermektedir.

Peki sosyal medya platformlarında anonim hesaplar tarafından yapılan hakaret içerikli paylaşımlarda failler nasıl tespit edilecek ve suç teşkil eden fiil nasıl ispatlanacaktır? Bilindiği üzere, hakaret içerikli paylaşımların kişilerin kendi ad ve soyadlarının yer aldığı gerçek hesaplardan yapılması halinde, ekran görüntüsü alınması çoğu zaman fiilin ispatı için yeterli olabilmektedir. Ancak anonim veya sahte hesaplar üzerinden yapılan hakaret içerikli paylaşımlarda bu tespit bu kadar kolay olmamaktadır. Böyle bir durumda, öncelikle paylaşımın yapıldığı IP adresinin tespiti, ardından Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) kayıtlarına ulaşılarak IP adresinin kime ait olduğunun belirlenmesi gerekmektedir. Gerek görüldüğü takdirde, bu kişinin bilgisayarı, telefonu, tableti gibi elektronik cihazları da kolluk kuvvetlerince incelenebilmektedir. Fakat unutulmamalıdır ki, anlatılan tüm bu süreç, kolluk kuvvetleri, Cumhuriyet savcılıkları ve mahkemeler aracılığıyla yürütülebilmektedir. Bu nedenle, sosyal medyada hakaret içerikli paylaşımların tek tıkla yapılabildiği ve yine aynı hızla silinebildiği göz önüne alındığında, böyle bir suçun mağduru olan kişilerin vakit kaybetmeksizin kolluk kuvvetlerine veya ilgili Cumhuriyet savcılıklarına başvurmaları büyük önem taşımaktadır.

Son olarak, sosyal medya üzerinden kendisine yönelik hakaret içerikli sözler sarf edilen veya hakkında hakaret içerikli paylaşımlar yapılan kişilerin tazminat hakkı bulunup bulunmadığı konusuna da değinmek faydalı olacaktır. Hakaret içerikli bir paylaşım nedeniyle mağdur olan kişinin, ceza davası yoluyla failin cezalandırılmasını talep etme hakkı bulunduğu gibi, ayrıca hukuk davası açarak tazminat talep etme imkanı da bulunmaktadır. Dolayısıyla hakaret suçunun mağduru olan kişiler, ceza davasından bağımsız olarak, kişilik haklarına saldırı nedeniyle tazminat davası açabilmektedir. Nitekim ceza davasının sanık aleyhine mahkumiyet ile sonuçlanması halinde, ceza mahkemesinin vermiş olduğu karar, hukuk mahkemesinde açılacak tazminat davasında güçlü bir delil olarak değerlendirilebilecektir.

 
 
 

Yorumlar


bottom of page